Selam ben Özlem. Şu an 19 yaşındayım ve oldum olası olgun erkeklerden hoşlanırım. Boyum 1.60 cm, kilom 44, esmerim, saçım siyah ve kısa, göz rengim ise kahve.
O zaman daha liseye gidiyordum ve 16 yaşındaydım. O güne kadar cinsellikle ilgili hiç bir şey bilmiyordum. Ama okuldan bazı kızarkadaşlarım götten sikiştiklerini ve çok zevk aldıklarını bana anlatmışlardı. Her yıl olduğu gibi yaz tatiline köye gideriz.
Köyümüz çok güzeldir, dağların arasında, ormanlık, pek fazla insanın olmadığı bir yerdir. Ana yola uzak olduğu için pek kimse bilmez. Annem babam ve küçük kardeşimle yaz tatilimizi köyde geçiririz. Babam yaklaşık 20 gün kalır tekrar Ankaraya döner, sonra haftada bir gün gelir kalır gider. Evimiz köyün biraz dışındaır.
Bir tane komşumuz var, o da köyümüzün çobanı Erol amca. Erol amca 32 yaşında ve bu zamana kadar hiç evlenmemiş, çok iyi bir adamdır. Aramız ailece de çok iyidir. Her sene Erol amcayla koyunları otlatmaya dağa giderim. Sabahtan akşama kadar koyunlarla vakit geçirmek çok eğlenceli olur. Bu sene de Erol amcanın ahırına gidip koyunlarla oynamaya başladım.
Bir süre sonra Erol amca geldi, “Ooo, hoş geldin Özlem, nasılsın, iyimisin kız?” deyip sarılıp yanağımı öptü. “Hoş bulduk Erol amca, iyiyim, sen nasılsın?” dedim. “Ben de çok iyiyim, görmeyeli büyümüş, serilmiş serpilmişsin, kocaman genç kız olmuşsun be! Eee, sen büyüdükçe ben de kocadığımın farkına varıyorum!” dedi. “Yok be, hiç değişmemişsin!” dedim. Teşekkür etti ve babamın nerede olduğunu sordu. “Evde.” dedim. “Hadi gidelim babanın yanına.” dedi.
Olur dedim, gittik. Erol amca babamla biraz muhabbet ettikten sonra, “Çeneyi fazla çaldık, şimdi ekmek parası kazanmaya gideyim, yazık hayvanlar açıktı, bana müsaade!” diyerek ayağa kalktı. Bana da, “Hadi küçük çoban kalk, koyunları gezdirmeyi özlemişsindir!” dedi. (Erol amca bana hep küçük çoban der). “Tamam Erol amca, üzerimi değiştirip geliyorum!” deyip odama gittim, mavi kot pantolonumu ve beyaz gömleğimi giyindim geldim.
Erol amcayla beraber koyunları otlatmaya gittik. Koyunları biraz gezdirdikten sonra bir çeşmenin başına geldik. Koyunlar sulanıyordu. Ben Erol amcanın yanına oturdum. Erol amca devamlı bana bakıp gülüyordu. “Erol amca sana birşey sorabilir miyim?” dedim. “Tabi ki, ne istersen sor küçük çoban!” dedi. “Bu zamana kadar neden evlenmedin?” dedim. “Yaramı deştin be… Zamanında bir kızı sevdim, istettim vermediler, ben de buraya yerleştim.” dedi. “Başka bir kızla evlenseydin ya?” dedim. “Aşk nedir bilir misin sen?” dedi. “Yoo bilmem.” dedim. “Aşık ol da göreyim seni!” dedi.
Bir süre muhabbetten sonra, “Kız sen kaç yaşındaydın?” dedi. “16 yaşındayım!” dedim. “Eee etrafındaki erkeklerin ciğerini yakmaya başlamışsındır, yakında gönlünü birisine kaptırırsın!” dedi. “Yok be Erol amca…” dedim. “Ne yani, sana arkadaşlık teklif eden de mi yok?” dedi. “Yok canım var, ama hepsinin aklı başka yerlerde…” dedim. “Anlamadım?” dedi. “Yaa hepsinin aklı !” dedim. “Haaaa, anladım! Neyse boş ver, zaten doğru kişiyle, doğru yerde ve doğru zamanda yapılmalı bence!” dedi. Bu sefer ben, “Anlamadım?” dedim. “Doğru kişi: evlenmeden önce birisiyle seks yapacaksan, kimseye anlatmayacak, aranızdakileri sır olarak saklayacak güvenilir birisidir.
Doğru yer: sizi kimsenin bilmediği ve rahatsız edemeyeceği yerdir. Doğru zaman ise, doya doya o anı yaşamak için yeterli süre’dir!” dedi. Ben sesimi çıkartmadım. Bir süre daha oyalandıktan sonra akşam oldu, eve geldim. Gece yatağıma uzandım, Erol amcanın dediği, (Seks doğru kişiyle, doğru yerde ve doğru zamanda yapılmalı) lafı aklıma geldi. Haklıydı. Eninde sonunda birisiyle bir ilişki yaşayacaktım. O kişi neden Erol amca olmasındı ki? Doğru kişi bence o olmalıydı. Kararımı verdim, Erol amcaya götümü siktirecektim. Fakat nasıl olacaktı, ona gidip, (Benimle seks yapar mısın?) diye soramazdım.
Aileme fark ettirmeden onu tahrik etmeliydim. Babamın yine Ankaraya gittiği gün sabah erkenden kalktım, banyomu yaptım, altıma siyah külotumu ve siyah sütyenimi giyindim, üzerime düşük bel mavi kot pantolonumu ve gri renkli tişörtümü giyindim, Erol amcanın evine gittim…
Erol amca evin önündeki ağacın altında oturuyordu, “Gel küçük çoban, otur, ne yapıyorsun bakalım?” dedi. “Hiiiç geziyorum, canım sıkılıyor. Koyunları otlatmaya ne zaman gidiyorsun?” dedim. “Birazdan çıkarım.” dedi. “Ben de geleceğim. Şey… buralarda yüzebileceğim bir yer var mı?” dedim. “Tabi ki var!” dedi. “Oraya gidelim mi?” dedim. Tamam dedi.
Neyse, bir süre sonra koyunları ahırdan çıkardık ve gezdire gezdire bir derenin kenarına geldik. Çok güzel bir yerdi. “Burada beni kimse görmez değil mi?” dedim. “Yok kimse gelmez buralara, rahat rahat yüz sen, ben bakarak olurum sana!” dedi. Derenin biraz yukarısında kulübe gibi bir yer vardı, “Orası kimin?” dedim. “Orası benim bazen orada kalırım.” dedi. “Tamam o zaman ben biraz suya girip serinleyeyim.” dedim.
Erol amca arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. Ben tişörtümü ve pantolonumu çıkarıp, sütyen ve külotla suya girdim. Su gerçekten harikaydı, bel hizasına geliyordu. Bir süre sonra ben sudayken bir çıtırtı duydum. Çaktırmadan sesin geldiği çalılıklara baktım, net göremedim, ama Erol amcanın beni gözetlediğinden emindim. Hiç istifimi bozmadan suyla oynuyordum. Suyun içinde türlü türlü şekile giriyordum, eğiliyordum, domalıyordum ve kalkıyordum.
Amacım onu çıldırtmaktı. Bir süre sonra sudan çıktım ve kurulanmadan elbiselerimi giyindim (havlu yoktu). Tişörtüm ve pantolonumun önü arkası sırılsıklam olmuştu. Erol amca ıslık çalarak dere kenarına gelmişti. Beni o şekilde görünce, “Hasta olacaksın bu halde…” dedi ve elimden tutup kulübesine götürdü. Kulübesindeki eşyalar biraz basit te olsa, herşey vardı.
Bana bir havlu verdi. Ben diğer odaya gidip gömleğimi ve pantolonumu çıkarttım havluyla vücudumu iyice kuruladım. Sonra bütün cesaretimi toplayıp Erol amcanın yanına iç çamaşırlarımla gittim, “Elbiselerimi astım, birazdan kururlar.” dedim ve Erol amcanın yanına oturdum… Erol amca hiç sesini çıkartmadı, sadece gözleri ıslak sütyenimle külotumda dolaşıyordu. Baktım ki Erol amcanın önü kabarmaya başladı.
Erol amcaya sordum, “Doğru yer burası, doğru zaman da şimdi, doğru kişi sen olurmusun?” dedim. Erol amca yine hiç konuşmadan elimden tutup beni ayağa kaldırdı ve “Arkanı dön!” dedi. Dediğini yaptım.
Sütyenimin kopçalarını açıp yavaşça çıkarttı. Sonra iki eliyle kilotumu yanlarından tutup yavaşça aşağıya indirdi ve çıkarttı. Karşısında çırılçıplaktım, arkam dönüktü. Ayağa kalktı, elleriyle belimi sardı, boynumu öptü, sırtımı öptü sonra belimi öptü. Yavaş yavaş aşağıya iniyordu ve ben heyecandan titriyordum.
Diz çöktü, götümün yanaklarını öpüp okşuyordu. Bacaklarımı öptü, sonra beni çevirdi ve çekyata oturttu… Bacaklarımın arasına geçti ve göğüslerimi okşamaya, öpmeye başladı. Yavaş yavaş aşağıya doğru indi, göbegimi öptü. Elleriyle bacaklarımı araladı, amım tüm çıplaklığıyla karşısındaydı. Nihayet amımı öpmeye başladı. O kadar güzeldi ki, o zevki anlatmaya kelimeler yetmez. Yaklaşık 10-15 dakika kadar amımı öptü yaladı.
Ve ben ilk defa bir erkek tarafından orgazm edilmiştim. Amımdan akan suları bile yalayıp yuttuktan sonra ayağa kalktı ve yavaş yavaş soyundu. Sadece külotu kalmıştı. Beni önünde diz çöktürüp, “Külotumu sen çıkarırmısın?” dedi. Ellerimle külotunun yanlarından tuttum aşağı indirirken, birden yarağı külotundan dışarı fırlayıverdi.
Yarağı kocamandı, biraz korkmuştum, ama vazgeçmeyecektim. “Öp onu, yala!” dedi. Yarağını iki elimle tuttum, aynen dediği gibi yalamaya başladım. Birkaç dakika sonra, “Ağzına al!” dedi. Ağzımın içine almaya çalışıyordum, ama kocamandı, sadece ucu giriyordu… Elleriyle saçımdan tuttu, başımı yarağına bastırıyor, geri çekiyordu. Artık ben hiçbir şey yapmıyordum, o elleriyle başımı bir ileri bir geri götürüyordu.
Heyecandan ve zevkten başım dönmeye başlamıştı. Erol amca ise iyice hızlanmıştı. Başımı bıraktı ve yarağını ağzımdan çekip mastürbasyon yapmaya başladı. Ben ise diz çökmüş halde, yarağına bakıyordum. O kadar hızlı mastürbasyon yapıyordu ki komiğime gitti. Aniden bir eliyle kafamdan tuttu diğer eliyle mastürbasyona devam etti ve derken spermlerini yüzüme boşalttı… Ağzım yüzüm sperm olmuştu, spermleri çenemden göğüslerime akıyordu. Boşaldığı halde yarağı sopa gibi duruyordu.
Beni ayağa kaldırdı, omuzlarımdan tutup arkamı dönderdi ve “Eğil!” dedi. Eğildim. Dizlerimi çekyata koydurup, ellerimle de çekyatın üzerinden tutundurdu. Belimi bastırarak, “Belini yay gibi yap, poponu beline değdirmeye çalış!” dedi. Dediğini yaptım. Yüzümden halen spermler akıyordu, yüzümü çekyatın örtüsüne iyice sildim. “Bakiresin değil mi?” dedi. “Evet, bakireyim!” dedim. “Korkma, bekaretine zarar vermeyeceğim!” dedi. O anda amımı da sikse karşı koymayacaktım, tamamen teslim olmuştum ona.
Götümün deliğine bolca tükürüp işaret parmağını götüme soktu çıkarttı. Bir süre sonra artık baş parmağını sokup çıkarıyordu. Götüm alışınca iki parmağını birden soktu. Ben de yavaş yavaş zevk almaya başlamıştım… Daha sonra götümü parmaklamayı bırakıp, iki eliyle belimden tuttu ve yarağını götüme dayadı.
Yavaş yavaş göt deliğime sokmaya çalışıyordu, ama girmiyordu. Tekrar parmaklarını götüme sokmaya başladı, bu sefer üç parmağını sokuyordu. Yaklaşık 10 dakika parmakladıktan sonra tekrar belimden tutup yarağını göt deliğime yerleştirdi. Yavaş yavaş bastırıyordu.
Ucu girmişti ve canım biraz yanmıştı, ama sesimi çıkartmıyordum. Ağır ağır sokuyor, ben acıyor dediğim zaman biraz çıkarıyor, sonra tekrar sokuyordu. Yaklaşık 5 dakika sonra kasığını popomda hissettim, sonuna kadar girmişti götüme. Bir iki dakika bekledikten sonra yavaş yavaş çıkarıyor, sonra tekrar sokuyordu.
Ben artık iyice zevk almaya başlamıştım. Gidip gelmeleri iyice hızlanmıştı. Derken belimden sıkıca tutup kendine iyice çekti ve o şekilde bekledi. “Oooohhhhh!” demesiyle içimde bir sıcaklık hissettim, boşalmıştı. Bir müddet o şekilde bekledikten sonra yarağını götümden çıkarıp beni ayağa kaldırdı, dudaklarımdan öptü. Sonra çekyata oturdu, bacaklarını açtı, yarağı küçücük kalmıştı. Beni kucağına oturttu, öpüşmeye devam ettik.
Boynumu boğazımı yalayıp öptü, sonra da göğüslerimi tek tek ağzına aldı emdi. Çok geçmeden altımda yarağının yeniden büyümeye başladığını hissetmiştim. “Bak daha doymamış, biraz daha öp onu da iyice sertleşsin!” dedi. Kucağından inip önünde diz çöktüm ve yarağını öpmeye başladım. Öptükçe büyüyordu.
Birkaç dakika sonra kocaman olmuştu. “Ayağa kalk!” dedi, kalktım. Bacaklarını kapattı, iyice uzandı, “Arkanı dön, üstüne otur!” dedi. Ben otururken o da bir eliyle götümün yanaklarını ayırıp bir eliyle de yarağını tutup götümün deliğine yerleştirdi, yavaş yavaş hepsini alana kadar oturdum.
O altta, ben üstte inip kalkıyordum, kocaman yarak köküne kadar götüme girip çıkıyordu. O şekilde 10-15 dakika gidip geldikten sonra bir kez daha içime boşaldı… Kalktım üzerimi giyinecektim, “Hayır, daha değil!” dedi. Beni çırılçıplak oturup, dolaptan yiyecek birşeyler çıkarttı, beraber yedik. Sonra elimden tuttu, dışarıya çıktık. Çırılçıplaktık.
Nedense çekinmiştim, “Ya bir gören olursa?” dedim. “Korkma kimse gelmez, burası itin öldüğü yer!” dedi. Dereye indik ve suya girdik, birde orada sikti götümü. Sudan çıkıp bir ağacın gölgesine oturduk, dinlendik.
Eve gitmeden son bir kez de ağzımla boşalttım. Erol amca 4 saat boyunca tam 6 defa boşalmıştı. Bende derman kalmadı tabii, akşam eve gittiğimde yorgunluktan ölecek gibiydim. Yaz tatili boyunca bunu sık sık yaptık, ama ilk günkü gibi çok değil. Diğer günlerde 2, bazen de 3 defa yaptık. Arkadaşlarım haklıymış, götten sikilmek çok zevkli oluyormuş!