Ben yirmi sekiz yaşında, kendi halinde bir şarkıcıyım. Düzgün bir iş bulamamanın sıkıntısıyla günlerdir eve kapanmıştım. Öğleye kadar yatıyor, kalkıp duş aldıktan sonra sokak başındaki lokantada çorba içip balıkçı Seyhan’la ayaküstü hasbi hal ettikten sonra çaresiz eve dönüyordum. İşsizlik ve eşsizlik başıma vurmuş sıkıntıdan patlıyordum. Bütün bir öğleden sonramı Zeki Müren’in albümlerinden şarkı çalışarak geçiriyordum. Kız arkadaşımdan ayrılalı dört ay olmuş, abazalık başıma vurmuştu. Haftanın bir günü yaptığım radyo programının dışında hiçbir aktivitem yoktu. Radyoda hiç olmazsa istek için arayanlarla biraz konuşuyor, istedikleri şarkıları söylüyordum. Bir gün radyodan Serkan arayıp “Ramazan, ud dersi için arayanlar var telefonunu vereyim mi” dedi. “olur dedim, zaten bugünlerde para ihtiyacım da var.” İki gün sonra Asuman isminde bir bayan telefon etti. “Telefonunuzu radyodan aldım, ud dersi veriyor musunuz” dedi. “Evet “ dedim. Nerede ders verdiğimi sordu. Şu an ders verdiğim bir yer yok ama özel dersi evde verebilirim dedim. Ders için evlerinin uygun olmadığını söyleyince benim evimin uygun olduğunu söyledim. Olur dedi, adresi verdim. Bir gün sonra öğleye doğru telefon çaldı. Asumandı. Sokağa geldiğini ama evi bulamadığını söyledi. Balkona çıkıp el salladım. Elinde udu ile bekliyordu. Gülümseyerek girdi içeriye. Çok rahat ve samimi davranışları vardı. Daha önce başka bir yerden kurs almış. Udu tutuşunda ve parmak pozisyonlarında bazı hatalar vardı. Tarif etmeme rağmen düzeltemedi. Elini tutarak olması gereken pozisyona getirdim. Bir süre sonra elinin pozisyonu yine bozuldu. Elini tutup birkaç motif boyunca eşlik ettim. O sırada gözlerime kaçamak bir bakış attı. Dudaklarında beliren fettan gülümseme gözümden kaçmamıştı. Müziğe yeteneği vardı. Birkaç derste bayağı ilerleme kaydetmiş, Samanyolu ve Arım Balım Peteğim şarkılarını amatörce çalmaya başlamıştı bile. Derslerimiz çok neşeli geçiyordu. Ben sıkça fıkra anlatıyordum ve karşılıklı göz teması ile gülüyorduk. O ne zaman bir fıkra anlatmaya kalksa ben biliyor oluyordum. Gülmelerimiz sırasında bana sıkça el şakaları yapıyordu. O gün yine derse gelmişti. Biraz durgun ve tedirgindi sanki. “Hayırdır, bir sıkıntın mı var? ” diye sordum. “Hayır, bir sıkıntım yok. Biraz başım ağrıyor ondandır” dedi. “Ders yapmayalım istersen, ben başına bir masaj yapayım iyi gelir” dedim. “Yapabilir misin” dedi. “Tabiî ki dedim, bu konuda ders almış bir arkadaşımdan öğrendim”. Kanepeye oturdum ve önümde yere oturmasını söyledim. Yere bir yastık koyup üzerine oturdu. Biraz kendime çekip başını göğsüme yasladım ve parmaklarımla alnına masaj yapmaya başladım. Parmak hareketlerim alnından başlayıp şakaklarına oradan da ensesine kadar iniyordu. Bir süre başına masaj yaptıktan sonra omuzlarını ovmaya başladım. “Çok iyi geliyor ama biraz daha yavaş“ dedi. Parmaklarımı biraz gevşetip omuzlarını ovmaya devam ettim. Ellerimi omuz başlarından aşağıya doğru indiriyor, hafifçe kollarını sıkıyordum. Dirseklerinden aşağıya doğru ilerledikçe nefesim boynuna temas ediyordu. İlk baştaki gerginliği kalmamıştı. Yeniden başını göğsüme yaslayıp alnından şakaklarına ve ensesine kadar çok hafif dokunarak geldim. Ellerimi yavaşça boynuna doğru götürdüm. İyice rahatlamış ve sırtını tamamen bana yaslamıştı. Hatta kollarını bacaklarımın dışına alarak vücuduna dokunmamı sağladı. Feci bir şekilde uyanmıştım. Benimki Asumanın sırtına dokunuyordu ve tamamen sertleşmişti. Tam o sırada Asuman beklemediğim bir şey yaptı. Gözleri yarı açık şekilde başını yandan yukarı doğru kaldırdı. Bunun manasını çok iyi biliyordum ve bana uzattığı dudaklarına yapıştım. Kollarımın arasından yılan gibi kıvrılıp kucağıma oturdu. Deli gibi öpüşüyorduk. Beklemediğim bu davranış karşısında çok şaşırmıştım. Asuman dudaklarını dudaklarımdan ayırmadan gömleğimin düğmelerini açmaya başlamıştı. Boynumdan ve göğsümden öperek karnıma kadar gelmişti. Birden doğruldu ve üzerindeki tişörtü çıkardı. Ben aptallaşmış halde bakarken gözlerimin önünde bir çift meme gördüm. Hadi öpsene dedi. Biraz kendimi toparladım ve yumuşacık göğüslerini öpmeye başladım. Meme uçları ağzımın içinde leblebi tanesi gibiydi. Ben sevdikçe kesik çığlıklarla gülüyordu. Ben kanepenin üzerinde oturuyordum, asuman karşımda diz çöktü ve pantolonumun kemerini açmaya başladı. O kadar seri hareket ediyordu ki birkaç saniye içerisinde iyice sertleşmiş olan sikim elindeydi ve onu deli gibi emiyordu. Ağzından çıkartıp aşağıdan yukarıya diliyle birkaç kez yaladıktan sonra yeniden ağzına alıyordu. Bu müthiş bir şeydi. Kocaman bir ağzı vardı. Daha önce hiçbir kız bu kadar rahat alamamıştı sikimi ağzına. Ta boğazına kadar alıyordu ağzına. Toplarımı yalarken çok sert davranmıştı. Hem ağrı hissediyor hem zevk alıyordum. Dakikalarca yaladı sikimi. Sonra ayağa kalkıp kotunu ve külotunu çıkardı. Ben pozisyonumu bozmamıştım. Zaten tüm kontrol onda görünüyordu. Ben tamamen kendimi asumana teslim etmiştim. Sütun gibi bacakları vardı. Bacaklarını iki yana açıp kucağıma doğru geldi, göbeğime kadar uzanmakta olan sikimi tutup amının girişine koydu ve üzerine oturdu. Köküne kadar girmiştim içine. Girerken attığı çığlık beni iyice tahrik etti. Ben hafif kalça hareketleri yapıyordum ama asıl işi elleriyle omuzlarımdan tutmuş olan Asuman hallediyordu. Çok zevkliydi ama artık dayanamayacaktım. Birden Asumanı tutup kaldırdım ve sikimi amından çıkardım. Asumanın şaşırmış bakışları önünde göğsüme ve göbeğime boşaldım. Asuman üzülmüştü. “Sevgilim neden korktun, içime boşalsaydın ya ?” dedi. Aslında neden korktuğumu biliyordu. “Korkma ben yıllar önce bir çocuk düşürdüm ve yumurtalıklarım hasar gördü hamile kalmam” dedi. Rahatlamıştım. Kalkıp tuvaletle gitti. Gelirken getirtiği peçetelerle üzerimdeki spermleri temizledi. Onu kanepeye oturttum. Bacaklarını açıp amını yalamak istiyordum. Niyetimi anlayınca buna izin vermedi. Sevişmeye devam etmek istiyor musun diye sordu. Elbette dedim. Halen dimdiktim. Hangi pozisyonda istersin dedi. Fark etmez dedim. Götten sikişmek dışında hepsinden zevk alıyorum dedi. Anlaşılan Asuman bayağı tecrübeliydi. Götten sikmeyi ben de sevmiyorum dedim. Böyle nasıl dedi ve arkasını bana dönüp eğildi. Manzara muhteşem görünüyordu. Poposu fazla büyük değildi ama bacaklarının arasında amının dudakları birbirine birleşmiş beni çağırıyordu. İçine girmeden önce onu omuzlarından tutup kaldırdım, boynuna birkaç öpücük kondurdum. Çok hoşuna gitmişti. Sonra biraz önceki pozisyona getirdim. Asuman sabırsızlanıyordu. Hadi artık sevgilim dedi. Arkasına geçtim ve o tatlı amının içine sikimi gömdüm. O haldeyken eğilip omuzlarından biraz öptükten sonra pompalamaya başladım. Ben gidip geldikçe Asuman zevk çığlıkları atıyordu. Onun çığlıkları beni daha çok tahrik ediyor daha bir yükleniyordum. Böyle ne kadar seviştik hatırlamıyorum ama Asuman birkaç kez orgazm olmuştu. Sıra bendeydi. Zevkin doruğundaydım. Boşalıyorum bebeğim dedim. Çığlıklarının arasında gönder aşkım, dök, sula beni, ahh ! diyordu. İyice kökledim ve amının dibine boşaldım.